Annem oldu. Anne oldum. Bir yumurtaydım. Çatırdadım önce. Sonra çatlaklarım ses çıkarmaya başladı. Büyük büyük kabuklar attım. Tam anlamıyla çatladım. Minicik bir canlı göründü. Üşüyor ya da korkuyordu. Titriyordu ama hayatta kalmak için de direniyordu. Kabuklarım ayrılır ayrılmaz bana ‘annem’dediler. Ürperdim. Kocaman açtım kanatlarımı.
Kabuklarım sağa sola saçılmıştı. Binbir parça olsam da kanatlarım ikimize de kalkan olmayı başardı. İlahi bir güç ya da yüksek bir enerji yüklemesiydi anne olmak. Anka kuşuydum sanki. Küllerimden yeniden doğdum.
Bedenimde kaybolacak kadar küçük, hayatıma kocaman bir tokat atıp beni kendime getirecek kadar da büyüktü sanki. Yanağındaki gamzeye saatlerce bakıp ağladığımı, defalarca inanamadığımı belki de dünümü bile unutacak kadar bir can, tam olarak canımdan koparken en bağımlı aşkı gönderen ilahi güce deli gibi sarılıp sabahlara kadar teşekkür ettiğimi hatırladım şu yazıyı yazarken…
Peki ya annem? Kendi çocuğum ve annem arasındaki döngüde kayboluyorum. Bu kayboluş dünyanın en büyük huzuru olsa da ürküyorum. Birinden biri olmasa bu kadar güçlü olur muydum? Tüm dengemi gerçekten ikisine borçluyum.
”Annem, ben ve kızım. Üç matruşkanın en güzel haliyiz. Gücün simgesiyiz,iç içeyiz ve ayrılsak da beraberiz...”
Her kadın anne olmalı elbet ama bazı kadınlar da anne doğmalı.
İnsanı sadece aynı bedende aylarca ritmik atan iki kalbin kavuşması annelik yapmaz. Doğurmak bir eylem ise bebeğiyle aynı anda yeniden doğan kadın devrimin ta kendisidir.
Doğurmamakta anne yapabilir insanı. Bir çocuğa sarılmak, bir kediyi beslemek, doğurmadığın her canlıya vicdanlı ve anaç olabilmekte gizlidir o kadının anne doğduğu…
Bir buket çiçeğinizi çevrenizdeki anaç duyguları ile doğan her kalbe hediye edin lütfen. O sıcak kalplerin doğrultusuna kaç yaşında olursak olalım ihtiyacımız var.
Annelerin ve anne doğanların günü bugün. Kutlu olsun! Gücümüz daim olsun!
Diğer köşe yazılarına ulaşmak için yazarlar kategorisini ziyaret edebilirsiniz. https://www.beybida.com/yazarlar/
Bir yanıt yazın